Gönderen: 22-Temmuz-2020 Saat 15:27 | Kayıtlı IP
|
|
|
Tehlike
Sarmalında Aşk, acının, aşkın ve mutluluğun, kısaca dolu dolu yaşanan
duyguların romanıdır. Diğer bir adla bu romana bir kişisel dönüşüm romanı da
denilebilir. Her kesimden insan bu romanda kendine dair bir şeyler
bulabilecektir.
Bu roman,
yazar Cengiz Hortoğlu'nun 20 yıllık hayalinin ve uzun yıllar çalışmasının
ürünüdür. Yazar, roman kahramanlarının yaşadıkları acıyı gerçekçi olarak
hissedip okura aktarabilmek için, (Uzun süre ormanda zor koşullarda yaşamak da
dahil olmak üzere...) Birçok zorluğu
deneyimlemiştir.
Bu romanın en önemli özelliği roman kahramanlarından
bazılarının sürekli hayatı sorgulamalarıdır. Hayata dair, mutluluğa,
mutsuzluğa, başarıya ve başarısızlığa ilişkin olarak neden ve nasıl sorularına
iç sesleriyle yanıt aramalarıdır.
Bu romanda insana dair her soruya yanıt aranmıştır. Acı,
mutluluk, aşk, hüzün gibi duygular nasıl oluşur? Bazı insanlar yaşadığı tüm
zorluklara rağmen mutluyken, diğerleri tüm iyi koşullara rağmen neden
mutsuzdur?
İnsan zannettiğinden daha güçlüdür. Bir insan isterse ve
inanırsa yenemeyeceği hiçbir güçlük yoktur. İnsan gücünü doğruluk, merhamet,
haklılık ve kararlılıktan alır. Pes etmeyeni, kararlı olanı kimse yenemez.
Cesaret bir insana verilen en muhteşem armağandır.
Kötülerin en büyük korkusu, cesur, merhametli, duyarlı ve
zeki insanlardır.
ARKA KAPAK YAZISI
Cengiz
Hortoğlu, soluksuz okuyacağınız, akıcı ve heyecanlı bir aşk romanıyla
yeniden karşınızda...
*
Bu duygu dolu romanı okurken, bazen hüzünlenip, bazen
heyecanlanıp bazen de gülümseyeceksiniz.
*
Adı Kanat'tı karizmatik, yakışıklı, güçlü ve cesurdu. Su
kadar saf ve berrak ve de bir bıçak kadar netti. Adının Kanat olmasının bile
bir nedeni vardı.
*
Çok küçük yaşlardan itibaren, aldığı sert, vahşi ve
acımasız eğitim, onun acı ve korku duygularını yok etmişti. Peki neden
eğitiliyordu, plan neydi?
*
Yanağındaki sigara yanığı ve çetenin boynuna kızgın
bıçakla kazıdığı çarpı işareti ona geçmişini unutma şansı bırakmıyordu. İçi kin
ve nefret doluydu. Ya o yok olacaktı ya da çete...
Çete neden peşindeydi, ondan ne istiyorlardı?
Kanat; acı, umutsuzluk, iftiralar ve çetelerle sarılmış
hayatını değiştirebilecek miydi?
Tek şansı, doğanın ona kazandırdığı yeteneklerdi. Sadece
güçlü değildi, aynı zamanda olacakları hissediyordu, bu onun en büyük
ayrıcalığıydı.
Peki, mutluluğu, başarıyı ve aşkı bulabilecek miydi?
*
Uğradığı büyük haksızlıklar onu güçsüzleştirmek yerine
gücüne güç katmıştı. Öfkelendiğinde onu durdurabilecek tek güç sevgiydi. Çünkü
sevgisizlik canını işkencelerden daha çok yakmıştı
*
KİTAPTAN ALINTILAR
Yoğun bir kar yağışı vardı, hava aydınlanırken o artık
donmak üzereydi. Nişanlı bir çift patika yoldan atla ormana doğru
ilerliyorlardı. Genç kadın, orada bir insanın yattığını görünce şoka uğradı.
Nabzına baktığında yaşadığını anladı. Nişanlısına seslendi. “Bu adam yaşıyor!”
dedi. Merak içindeydi, kimdi bu adam? Neden öldüresiye dövülmüştü? Bu bir çete
yöntemiydi.
*
Denizin maviliği, iyot kokusu, kuş sesleri, ağaçların
hışırtısı... Ve de ağır ağır salınan deniz...
Kanat, Melis’in elinden tutup ayağa kaldırdı. Cebinden
bir paket çıkardı, içinden iki de yüzük… “Ben, süslü sözler bilmem; ama senin
güvenle yaslanabileceğin çınarın olmak isterim, sen de benim nergis çiçeğim
olmak istersen bu can sana kurban olsun! Ama dersen ki: Hadi Kanat, sen kim ben
kim? Asla yadırgamam, alır başımı giderim ve senin mutlu olman için dua ederim.
Senden beni kırmayacak değil, dürüst ve net bir yanıt bekliyorum. Beni yalandan
daha çok yaralayacak hiçbir şey yoktur. Çünkü ben tüm ruhu, yalanların açtığı
yaralarla parçalanmış bir adamım. Benim bir pırlanta yüzük alacak param yok.
Ama sevdiğim kadına bir yüzük yapacak ellerim var.” dedi ve ağaçtan oyarak
yaptığı yüzükleri uzattı.
Melis şaşkındı, çok etkilendi, o an kuş olup onunla
birlikte uçmak isterdi. Gözlerinden yaşlar sicim gibi dökülüyordu. Kanat’a
sarıldı ve göğsüne yaslandı. “Ben senin derinden bakan siyah gözlerini çok da
anlayamamışım. Sana olan aşkımın nedeni sadece yakışıklılığın, cesaretin
değilmiş. İçinde kaybolmak istediğim okyanus yüreğinmiş. Sarıl bana ve sakın
beni hiçbir nedenle bırakma... Ölüm bizi ayırana dek, senin güçlü kollarında
nergisin olmak ve sana çocuklar doğurmak istiyorum. Benim pırlantam sensin,
hayatım boyunca evleneceği kadına ağaçtan yüzük yapan kimseyi görmedim. Seni
ölünceye kadar seveceğim."
*
Dönüşte tekneyi Melis kullanıyordu. Aşk bir sihirdi,
gözlerine yeşil daha yeşil, mavi daha mavi görünüyordu. Demek ki dış koşullar
hiçbir şeymiş, dünyayı güzelleştiren yüreğimizden geçenlermiş, iç dünya
değişmeden dış dünya değişmezmiş, diye geçirdi aklından...
*
Aslı, binlerce haber yapmış, çok sayıda insan tanımıştı,
ilk kez böylesine gizemli bir adam görüyordu. Bu merak duygusu ile başka türlü
rahat edemezdi. Nereye kadar giderse gitsin, gerçeği ortaya çıkaracaktı. Kimdi
bu gizemli adam? Tehlikeli bir katil mi yoksa bir iyilik meleği mi?
*
Sonra diz çöktü. “Bir tanem birçok masalda hep beyaz atlı
prens vardır, benim masalında ise beyaz atlı prenses var. Aslı’m seni çok
seviyorum, benimle bir hayatı paylaşmaya ve birlikte büyümeye var mısın?” dedi
ve çiçekleri uzattı.
*
“Kanat sana âşık olma nedenim ne biliyor musun? Öyle
bakıyorsun ki; senin yanında kendimi tam ve tamam hissediyorum. Sen hem
romantik hem de sahicisin. Gizemlisin ama güvenilirsin. Mertsin, cesursun,
cömertsin, kararlısın, paylaşmayı seviyorsun. En önemlisi de merhametlisin.»
Kitap
linki: https://www.butikkitap.com/product/tehlike-sarmalinda-ask/
|